Üyelerimizin Dikkatine!

Türk Üroloji Derneği'nin hazırlanmakta olan "Tam Gün Yasası" ile ilgili olarak Türk Tabipleri Birliği'ne bildirdiği görüş aşağıda bilgilerinize sunulmuştur.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi’ne,

Devlet Hastaneleri ve Üniversite Hastanelerinde çalışan hekimler için hazırlanmakta olduğunu duyduğumuz ve henüz detayları hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığımız "tam gün yasası" ile ilgili Derneğimizin görüşleri şöyledir:

Ülkemizde hastanelerin çalışma koşullarını, fiziksel yeterliliklerini göz önüne almadan, neden yaklaşık 50.000 hekimin hem kamuda hem de özel sektörde çalışırken sadece 10.000 hekimin yalnız özel sektörde görev yaptığı sorusunu yanıtlamadan, bundan önce uygulanmaya çalışılan tam gün yasalarının neden başarısız olduğunu anlamadan ve daha da önemlisi, bu yasanın muhatabı olan hekimlerin ve sağlık personelinin fikrini ve desteğini almadan tepeden inme hazırlanan hiçbir yasa başarılı ve kalıcı olamayacaktır.

Hekimleri yarı zamanlı çalışmaya iten en önemli 2 nedenin yetersiz ücretler yanında devlet ve üniversite hastanelerinin teknik ve kapasite eksiklikleri olduğu açıktır. Bu sebeple tam gün yasasında sağlanacak ekonomik destek, hiç bir zaman özel çalışmayı gerektirmeyecek ve düşündürmeyecek oranda olmalıdır. Ancak, basın ve yayın organlarına bazı kişilerin ağzından yansıyan bu ücret tartışmaları sırasında tıp mesleğinin nasıl zarar gördüğünü ve aşağılandığını üzülerek izlemekteyiz. Özellikle politikacıların hekim maaşlarını diğer memurların aldığı maaşlara kıyaslayarak belirleme yöntemi kabul edilemez. Hekimlik gerek meşakkatli ve uzun eğitimi gerekse de mesleki zorluğu ve riski nedeniyle hiçbir meslekle kıyaslanamaz.

Ne yazık ki, geleceğini planlayabilme hakkı ülkemizde sadece hekimlerin sahip olamadığı bir haktır. Mecburi hizmet veya tam gün yasası gibi keyfi dayatmalar nedeniyle hekimlerin en insani hak olan geleceğini planlama hakkı ellerinden alınmıştır. Bu şekilde hekimler geleceğini planlayamayan, popülist politikalara kurban edilen, hakkındaki keyfi uygulamalara karşı fikrini dahi beyan edemeyen bir meslek grubu haline getirilmiştir. Daha kötüsü, hiçbir meslek grubuna reva görülmeyen bu popülist politikalar sonucunda artık hekimlik gençler için en çok arzu edilen meslekler arasında değildir. Bu "mesleği değersizleştirme" sürecinin diğer bir ayağı da yeterli alt yapıyı hazırlamadan hekim sayısının artırılması ve yabancı doktorlara çalışma izni verilmesidir. Yine gündemde olan, 65 yaşı geçen hekimlerin mesleki haklarının elinden alınması da aynı amaca hizmet etmektedir. Bunlara paralel olarak, her konuda özgürlüklerden bahseden zihniyetin bu konuda muayenehane açmayı özgürlük olarak görmemesi bu değersizleştirme sürecinin son halkasıdır. Bu değersizleştirme sürecinin engellenmesi ancak siyasi iktidardan bağımsız hekim örgütlerinin Türkiye'de sağlık sisteminin düzenleyen mekanizmalara aktif olarak katılması ile mümkün olabilir. Tam gün yasasından bağımsız olarak, artık "Toplu Sözleşmeli Grevli Sendika" hakkı hekimler için mutlaka sağlanmalıdır. Dayatma yasaları engellemek amacıyla her türlü hukuki yol denenmeli ve bu tür yasalara karşı çıkılmalıdır.

Zamansız tam gün yasası hazırlıkları suni bir gündem yaratarak asıl sorunların göz ardı edilmesine yol açmaktadır. Özellikle üniversite hastanelerinin son 5 yıl içinde planlı bir şekilde ödeneklerinin ve personel kadrolarının kısılması tıptaki gelişmelerin takip edilmesini ve teknik ekipmana bağlı yeni medikal ve cerrahi tedavi yöntemlerinin üniversitelerde uygulanabilirliğini imkansız hale getirmiştir. Tam gün yasası tartışmaları, tıp fakültelerinin asıl sorunlarını irdelenmesi gereken bu günde onları bir özel sağlık kurumundan farksız hale indirgeyerek hasta gözünde üniversitelerin ve çalışanlarının itibarını düşürmektedir. Yarım gün çalışan öğretim üyelerinin bugüne kadarki uygulamada devlete ne gibi bir yük ya da olumsuzluk getirdiği analizi yapılmamıştır. Tam tersine, yarım gün çalışan hekimlerin büyük çoğunluğunun, bulundukları kamu kurumunda tam gün çalışanlarla aynı ve hatta bazen daha fazla performansla çalıştıkları bir gerçektir. Eğer, eğitim ve üniversite hastanelerinde yolunda gitmeyen işler varsa bunların sebebi yarım gün çalışan hekimler değil, yukarıda sözü edilen alt yapı sorunları ve sistemin atıl yapısıdır. Bu konuya bilimsel veriler ışığında yaklaşmadan yarım gün çalışan hekimleri suçlar bir tavır takınmanın ve bundan yola çıkarak tam gün yasasının savunmanın arkasındaki asıl nedenler sorgulanmalıdır. Böyle bir yasanın arkasından boşalabilecek tıp fakülte kadroları ve kaybedilecek kaliteli bilimsel iş gücünün telafisi mümkün olmayacaktır.

Diğer taraftan devlet hastanelerinin işletme adı altında yerel yönetimlere devredilmesi yine hekimlerin görüşleri alınmadan gerçekleştirilen ve kanımızca önemli sakıncalar doğuracak bir diğer emri vaki uygulamadır. Sağlık sisteminin doktor merkezli olmaktan çıkarıp hasta merkezli yapmaya çalıştığını iddia eden(!) bu uygulamalar sistemi ne yazık ki özel kurum merkezli hale getirecek ve hasta ve hekim her halükarda bu değişimden zarar görecektir.

Tıp fakültelerinde ve eğitim hastanelerinde bunca çözülmeyi bekleyen acil sorun mevcut iken tam gün yasasını sanki ülkemizdeki tüm sağlık sorunlarının çözüm yolu, yarı zamanlı çalışan hekimleri de sorunun kaynağı olarak gösteren zihniyetin iyi niyetinden şüphe duymaktayız.

Saygılarımızla,

Türk Üroloji Derneği Yönetim Kurulu

ÜYE GİRİŞİ
KONGRELER
  • Türk Üroloji Dernekler Sempozyumu
  • Türk Üroloji Dernekler Sempozyumu
  • Türk Androloji Derneği 22. Ulusal Androloji Kongresi
İletişim
Adres: Prof. Nurettin Öktel Sokak, Lale Palas Apt.,
10/2 34382 Şişli - İstanbul

Tel: (212) 232 46 89 - (212) 241 76 62
Faks: (212) 233 98 04
e-posta: [email protected]
Dernek Hakkında
Başkanlar
Tarihçe
Tüzük
Yönetim Kurulu
Faaliyet Raporu
Komiteler
Yönergeler
Bilimsel Faaliyetler
Kongre
Sempozyum
Periyodik Toplantılar
Kongre Destek Kriterleri
Yayınlarımız
Türk Üroloji Dergisi
Türk Üroloji Seminerleri
Türk Üroloji Gazetesi
LookUs & Online Makale