Özethttps://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/30355464 |
Metastatik hastalık varlığında primer tümörün tedavisi hastanın yaşamını uzatabilir mi? Bu sorunun cevabı akciğer, meme ve böbrek kanserleri gibi birçok tümörde bulunmaya çalışılırken, prostat kanserindeki durum çok merkezli, geniş serili, bu prospektif çalışma ile araştırılmıştır. Lokal tedavi olarak radyoterapinin bu hasta grubundaki rolünü araştırması açısından çok önemli bir çalışma olarak değerlendirilebilir.
Metastatik hastalıkta, bugün için standart kabul edebileceğimiz androjen yoksunluğu tedavisine radyoterapinin eklenmesinin hastaların sağ kalımını arttırmadığı gösterilmiş. Ek olarak radyoterapi hastaların genelinde iyi tolere edilse de %5’lik hasta grubunda ciddi toksisiteye yol açmış. Diğer taraftan alt grup analizleri incelendiğinde, düşük metastaz yükü olan hastalarda faydalı olabileceği bildirilmiş (HR: 0,76). Bu çalışmanın sonuçları nasıl yorumlanmalı, ya da diğer bir ifade ile klinik pratiğimize nasıl yansımalı?
Genel onkolojik yaklaşım olarak her ne kadar lokal hastalığın tedavisi için lokal küratif tedaviler, metastatik hastalık için sistemik tedaviler seçsek de zaman zaman metastatik hastaların tedavisinde lokal kontrolün hastanın sağkalımı üzerinde olumlu katkılar sağlayabileceğini bazı tümörlerde gözlemlemekteyiz. Hatta son yıllarda "oligometastatik" prostat kanserinde metastazların tedavisinin hastanın sağ kalımına etkisi tartışılmaktadır. Bununla beraber "oligometastatik prostat kanseri", "düşük metastaz yüklü prostat kanseri" gibi tanımların netleştirmeye ihtiyaç duyduğu açıktır. HORRAD çalışmasında1 tanımlanan beşin altında kemik metastazı varlığı randomize bir tanım olsa da güncel çalışmalara referans olabilir. Yine, bu grup hastaların tedavisinde klinik pratik uygulamada rutin tedavi seçeneği olabilmesi için klinisyenler daha net tanımlamalara gereksinim duymaktadırlar. Böylelikle hasta seçimi daha güvenle yapılabilir. Mevcut çalışmalarda metastatik değerlendirme klasik kemik sintigrafisi ve tomografi ile yapılmaktadır. Oysa son yıllarda görüntüleme yöntemlerinde büyük gelişmeler gözlenmiş ve PSMA PET CT gibi yöntemler de klinik pratiğe girmiştir. Bu yeni tekniklerin kullanılmasının mevcut çalışma sonuçlarına etkisini de henüz bilmiyoruz. Hastanın yaşı ya da yaşam beklentisi ve yaşam kalitesi gibi parametreler de ileride yapılacak çalışmalarda dikkatle değerlendirilen parametreler olmalıdır.
Mevcut çalışmada uygulanan radyoterapi dozu standart olarak verilen dozdan farklı olarak uygulanmıştır. Metastatik hastalıklı kişilerde standart dozun morbiditesini azaltmak için böyle bir tercih yapılmış gibi görünse de bu yaklaşımın klinik pratiğe yansıması için optimum doz çalışmalarına ileride ihtiyaç duyulacaktır. Mevcut sonuçlar ışığında "düşük metastas yüklü" hastalarda lokal radyoterapinin sağkalım üzerinde olumlu katkısının olabileceği düşünülebilirse de verilecek radyoterapi dozu henüz net değildir. Cerrahi yaklaşımda henüz deneme aşamasında olan oligometastazların radyoterapi ile tedavisi de önümüzdeki yıllarda bu alanda yapılacak çalışmalara konu teşkil edebilir.
Kaynaklar: