Özethttps://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/30139632 |
İntrensek sfinkter yetmezliği (İSD) olan ağır stres üriner inkontinanslı (SUİ) erkeklerde altın standart olarak kabul edilen artifisyel üriner sfinkter (AUS) implantasyonu kadınlarda geniş ölçüde tercih edilmemektedir. Bunun sebepleri arasında yüksek morbidite oranı ve açık retropubik yaklaşımla cerrahinin zorluğu sayılabilir (1). Umut verici sonuçlarla laparoskopik yaklaşım tanımlanmıştır (2,3). Son zamanlarda ise robotik yaklaşımın ilk deneyimleri Fournier ve arkadaşları tarafından yayınlanmıştır (4). Bu yazının amacı; robotik mesane boynu AUS implantasyonu tekniğini standardize etmek ve birden fazla cerrahın elde ettiği perioperatif ve fonksiyonel sonuçları bildirmektir.
Tanımladıkları teknikte özellikle manşetin tam olarak mesane boynuna yerleştirilmesinin erozyon ihtimalini düşürmek için tercih edildiği belirtilmektedir. Cerrahi teknikte diğer bir önemli husus; vezikovajinal diseksiyon sırasında asistan parmağını lateral fornikslerden birine yerleştirerek ipsilateral omuza doğru yukarı ve lateral yönde iterek mesane boynu yaralanması riskinin minimize edilmesidir.
Kadınlarda AUS implantasyonu nörojenik İSD veya diğer tedavi yöntemleri ile düzeltilemeyen ağır non-nörojenik SUI tedavisinde uygulanabilir (5). Bu yazıda da dikkat çeken önemli bir husus hastaların %85,7’sinin daha önce anti-inkontinans cerrahisi geçirmiş olmasıdır. Yani SUİ’li kadınlarda AUS son çare olarak başvurulan bir cerrahidir. İSD olsun veya olmasın, daha önce anti-inkontinans cerrahisi uygulansın veya uygulanmasın SUİ’li kadınlarda AUS implantasyonunun bu denli yüksek başarı oranına rağmen geniş ölçüde kabul görmemesinin sebebi şüphesiz cerrahinin diğer yöntemlere göre daha invaziv ve yüksek morbiditeye sahip olmasıdır. Bu cerrahinin minimal invaziv yöntemlerle gerçekleştirilmesi bu dezavantajların üstesinden gelebilir. Aynı zamanda robotik kolların manevra kabiliyeti ve 3D büyütülmüş görüntü bu dar alanda daha kolay çalışmamızı sağlar.
Bir diğer önemli husus; ilk basamak sling cerrahisinin başarı oranı üretral hipermobiliteli hastalarda yüksektir fakat İSD’li hastalarda bu oran düşmektedir. İlk sling prosedürü başarısız olan hastaların tekrarlayan sling prosedürlerinden fayda görme ihtimali daha düşüktür. Tekrarlayan sling prosedürü hem artmış komplikasyon riskiyle ilişkilidir hem de AUS cerrahisinin zorluk derecesini ve komplikasyon oranını arttırabilir. Bu yüzden, gelecekte özellikle İSD’li SUI hastalarında AUS implantasyonunun tedavi algoritmasındaki yeri değişebilir.
Sonuç olarak, bu yazı SUI’li kadınlarda robotik AUS implantasyonuyla ilgili en büyük seri olma özelliğini taşımaktadır. Başarı ve komplikasyon oranı açık yöntemle karşılaştırılabilir seviyededir. Bununla birlikte çalışma retrospektiftir, ortalama takip süresi kısadır ve diğer yöntemlerle karşılaştırılmamıştır. Bu yüzden SUI’li kadınlarda robotik mesane boynu AUS implantasyonu için kesin kanıya varmak mümkün olmasa da robotik cerrahinin AUS implantasyonunu gelecekte çok daha önemli bir noktaya taşıyacağını düşünüyorum.
Referanslar
5-Suarez OA, McCammon KA. The Artificial Urinary Sphincter in the Management of Incontinence. Urology. 2016 Jun;92:14-9.