Özethttps://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/28866464 |
Uretra darlığının tedavisinde kullanılan; uretral dilatasyon, internal uretrotomi, uretral stent yerleştirilmesi gibi uretroplastiye nazaran konservatif sayılabilecek yöntemlerin; en seçilmiş hasta gruplarında dahi (tek, yumuşak, 1 cm’den kısa, bulbar yerleşimli uretral darlıklar) uzun dönemli başarı sonuçları %50-70 arasındadır. Bu oran uretra darlığı tedavisinde altın standart olan uretroplastinin başarısı ile kıyaslandığında (%90-95) ortaya büyük bir ikilem çıkmaktadır. (1) Tüm dünya genelinde, Ürologların büyük bir çoğunluğu uzun vadede rekürrens oranları yüksek, başarı şansı düşük olan konservatif yöntemleri, başarı oranları çok yüksek bir operasyona tercih etmektedir. Bu ikilemin şüphesiz en büyük sebepleri konservatif yöntemlerin teknik olarak çok daha kolay uygulanabilir ve daha pratik olmasından ileri gelmektedir. Uretroplasti cerrahlar tarafından nispeten komplike ve korkutucu bir cerrahi olarak görülmektedir. Özellikle ameliyathane koşullarının sağlanmasının zor olduğu ülkelerde 10 kat daha fazla süre ve ekonomik yük gerektiren uretroplasti operasyonları tercih edilmemektedir.
Japonya’da homojen bir hasta grubu üzerinde yapılan bu çalışmada; daha önce geçirilmiş uretral manipülasyonların uretroplasti başarısı üzerine olan etkisi araştırılmıştır. Literatürde benzer çalışmaların sonuçları bildirilmiş olmakla birlikte bu çalışmada darlığa ait karakteristik özellikler, darlık komplekslik artışı gibi yeni sayılabilecek parametreler karşılaştırılmıştır. Çalışmadaki hastalar multipl ya da tek sefer operasyon geçirenler olarak ikiye ayrıldığında; başlangıç tanısı ile uretroplastiye kadar geçen süre arasında çok belirgin fark tespit edilmiştir. (sırasıyla 102 ay ve 24 ay) Bu süre hastaların yaşam kalitesini düşürmekte, iş gücü kaybı oluşturmakta; hekimlere artmış iş yükü; sağlık sistemine de ekonomik yük olarak geri dönmektedir. (2) Daha önce literatürde yapılan çalışmalarda, geçirilmiş multipl internal uretrotomi, uretral stent yerleştirilmesi gibi prosedürlerin sonrasında uygulanan uretroplasti cerrahisinin başarı sonuçlarını etkileyeceği, tek seferli uygulanan internal uretrotominin ise bu sonuçları etkilemeyeceği belirtilmiş olup, çalışmadaki bulgular literatürü destekler niteliktedir. (3) Mevcut çalışmada darlık komplekslik artışı tekrarlayan transuretral tedaviler, multipl internal uretrotomiler ve uretral stent yerleştirilmesi ile ilişkili bulunmuştur. Hudak ve ark. tarafından belirtildiği gibi bu çalışmada da; uretral stent yerleştirilmesinin sonrasında uygulanan uretroplasti cerrahisini daha komplike hale getirdiği ortaya konulmuştur. (4)
Hem daha önce yapılan çalışmalar, hem de bu çalışmada elde edilen sonuçlar benzer algoritmalar ile sonuçlanmaktadır. Özellikle ılımlı darlıklı olgularda ilk tedavi olarak konservatif yöntemler, cevap alınamayan ya da rekürrens süresi 3 aydan daha kısa olan hastalarda definitif tedavi öneren literatür ile benzer sonuçlar elde edilmiştir. Başarı oranları düşük, uretroplasti başarı oranlarını da düşüren tekrarlanan manipülasyonlardan kaçınmak gerekir.
Referanslar: